İş, güç, tatil ve çikolatalı kek..
- Yelda Altunal
- 18 Nis 2018
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 20 Oca 2021
Bir süredir görüşemediğimiz dostlar gelince şenlendi evimiz. Çikolatalı kek yapmıştım, sevdiler çok. Giderken birer dilim daha koydum ertesi gün yemeleri için, o kadar hani.
Tatlı yedik tatlı konuştuk ama benim işsizliğimden olsa gerek sonrasında çalışıyor olmak üzerine konuştuk epeyce. Neresinden tutabiliriz, nasıl tutunabiliriz diye? Bir yerinden tutamadık. Zaten de yaptığı işten kim memnunmuş göstersenize bir bana, hem nasıl memnun olunabilir?

Doğa eğer mevcut haliyle insana yetebilir olsaydı o hal bizlere nasıl görünürdü? Marx tam da bu soruyu sormuş olacak ki böyle bir durumda doğa insanın kendi gelişimini zorunlu kılmazdı diyor Kapital’in birinci cildinde. Toprağın tamamının verimli olmayışıdır ki toplumsal iş bölümünü ortaya çıkarmıştır ve insanın üretici etkinliği de iş bölümüyle el ele gitmektedir. Yani çalışma, insanın kendi gelişiminin bir aracıdır. Peki bu nasıl oluyor?
İnsan üretici etkinliğiyle, hem dış dünyayı hem de ve de bundan dolayı kendi doğasını değiştirir diyor Marx. Doğa ile etkileşiminde kendinden bir parçayı ona aktarır. Kendisinde atıl bulunan güçlerini kullanarak yapar bunu ve insanın doğası bu güçler ve gücün kendini gösterdiği nesnelerde görünür. Ancak kapitalist toplumda üretici etkinlik ve dolayısıyla çalışmanın, özsel güçlerin gerilemesini beraberinde getirdiğini de ekliyor. Yani günümüz toplumunda çalışma insanın kendi güçlerini geliştiren, yaratıcılık içeren bir eylem demek değildir.
Peki ya günden güne köreldiğini gözlediği bir işte insan neden çalışmaya devam eder? Çünkü kapitalizm, yaşayabilmek için belirli bir ücret karşılığında, kendi ‘rızanla’ köreltmektedir seni. Geçimlik üretimin günden güne azaldığı bir dünyada, yaşamını yeniden üretmek, temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için emek gücünü belirli bir ücret karşılığında istekli bir biçimde teslim edersin işverenine bu yüzden. Diğer yandan toplum da çalışmaya güzellemeler dizer, çalışmak istemeyeni sorunlu atar.
Hem işin de ufak mutluluk alanları yaratır, sana anlam yükler. Sen işinsindir ve bu yüzden değer görürsün mesela. Sana yüklenen anlama sen de kapıldın mı ne ala.
İş dışında tüketerek çalışmanın karşılığı olanı gerçekleştirirken, mutlu ve tam hissedersin kendini. Arzu ettiğini alabildiği üzerinden kurulan bir tamlık bu. Yılın tüm haftaları çalışmış ama 2 hafta istediği bir yerde tatil yapabilme tamlığı ya da.
Ben işe gitmedim bugün, keşke onlar da gitmeseydi. Keşke çikolatalı kekim, çalışmak istemeyenin yaşamının devamı için uygun koşulları yaratan sihirli bir çikolatalı kek olsaydı. O zaman üretici etkinliğime tam anlamıyla yaratıcı diyebilecektim.
Of sihir filan, ne o öyle. Yok öyle şeyler efendim.
Комментарии