top of page

Ekoköyler ve Findhorn Örneği

Ekoköyler, permakültürel prensiplere uygun olarak, yani doğayla uyum içinde, kendine yeterli, grup uyumu ve dayanışmasına önem veren bilinçli topluluklar, sürdürülebilir yaşam alanlarıdır. Aşağıdaki gibi tanımlanabilir:



"Ekoköyler, insanların birbirleriyle, diğer canlılar ve doğayla uyum içinde olduğu, sürdürülebilir bir yaşam stili öncüsü olma yolunda çaba gösteren topluluklardır. Onların amacı destekleyici bir sosyokültürel ortam ve düşük etkili bir yaşam tarzını bir araya getirmektir. Yeni bir sosyal yapının ötesinde ekoköyler, bugünün kentsele karşı kırsal yerleşmeler ikili yapısını, 21. yy. da insan yerleşimlerinin yeniden organize edilmesi ve planlanması konusunda geniş bir modeli temsil etmektedir.[1]"

Bu tanım ekoköylerin “öncü” karakterinin vurgulanması açısından önemlidir. Zira bu topluluklar, doğayla uyumlu teknoloji geliştirme, sürdürülebilir insan ilişkileri vb birçok konuda öncü roldedirler. Ekolojik tasarımlarının yanında destekleyici sosyal yapılar bulundurmalarının gereği ise ileri ki bölümlerde de değineceğimiz üzere ekoköyün başarılı olmasının ön koşuludur. Diğer yandan bu tanım ekoköyleri, toplumsal yaşam konusunda alternatif bir model olarak sunmaktadır.



Hildur Jackson, esasında ortak konut(co-housing) modeli sakinlerinden biridir. Ortak konutların, ekoköy konseptine giden bir basamak olduğunu, bu yüzden Gaia Vakfı*’nı kurduklarını ve burada çevreye minimum hasar amaçlı yerleşim denemelerini kolaylaştırmak için çalışmalar yürüttüklerini belirtmiştir.[2]Bu çalışmalar çerçevesinde vakıf, zaten sürdürülebilir topluluklar üzerinde çalışan ve çalışmalarını kendi dergilerinde yayımlayan Robert ve Diana Gilman’a, Gaia Vakfı adına, detaylı bir inceleme yapmaları ve bunu rapor olarak sunmaları için teklif götürmüştür(1990). Bundan bir yıl sonra çift; araştırmalarını “Ekoköyler ve Sürdürülebilir Topluluklarkitaplarında yayımlamış ve araştırmaları ışığında ekoköyü şöyle tanımlamışlardır:


"İnsanların faaliyetlerinin natürel dünyaya zararsızca entegre edildiği, sağlıklı insan gelişimini destekleyici, çoklu merkezli girişimler; insan ölçekli- tam nitelikli ve başarıyla belirsiz bir geleceğe değin sürecek olan yerleşimlerdir.[3]"

Gilmanlar’ın Gaia Vakfı’na sundukları bu özet tanımı içeren raporla birlikte ve süregelen süreç boyunca, ekoköy fikri gelişmiş, yeni bağlantılar kurulmuş, yeni girişimler ortaya çıkmıştır. Gaia Vakfı öncülüğünde toplantılar yapılmaya devam etmiş ve “Küresel Ekoköy Ağı(Global Ecovillage Network; GEN)” fikri gelişmiştir. Ocak 1995’te Findhorn Vakfı(İskoçya)’nda ilk GEN toplantısı yapılmış ve böylece küresel ekoköy hareketi formel olarak başlamıştır.[4] Bugün de hala sürdürülebilir yaşam konusunda destek vermeye devam eden, motivasyon ve iletişim düzenlemeleri yapan GEN’e göre ekoköyler sürdürülebilirliğin yaşayan modelleridir ve şöyle tanımlanması mümkündür:


"Ekoköy; toplumsal ve doğal çevrenin yenilenmesi için, sürdürülebilirliğin sosyal, ekonomik, ekolojik ve kültürel boyutlarının entegre olmuş, yerel katılım süreçlerini kullanan bilinçli veya geleneksel topluluklardır.[5]"

Tanıma dikkat edilecek olursa sürdürülebilirliğin tüm boyutlarıyla ilgilenildiği görülecektir. Ekoköyler çevresel sürdürülebilirliğin yanında, insan ilişkilerinin sürdürülebilirliği, sürdürülebilir ekonomi ve kültürün entegre olmuş halleridir.


"Ekoköyler daha insancıl ve sürdürülebilir bir yaşamı arzu eden bilinçli topluluklardır. Ekoköy olmak isteyen bir bilinçli topluluk insanların birbirini tanıdığı kadar küçük olmalıdır ve her birey topluluk kararlarını etkileyebilmelidir.[7]"

Diana Leaf Christian bu tanımıyla ekoköyün, komşuluk ilişkilerinin önemini vurgularcasına, insanların birbirini tanıyacakları kadar küçük olması gerektiğini dile getirmektedir. “Daha insancıl ve sürdürülebilir” demesi de bir karşılaştırmaya işaret eder ki buradan kapitalist yaşam modeline bir eleştiride bulunulduğu sonucu çıkarılabilir. Her bir bireyin topluluk kararını etkileyebilme olanağının bulunması ise “ideal bir demokrasi” çabası olarak yorumlanabilir.


1. Ekoköylerin Temel Özellikleri



Dünyadaki pek çok örneği incelendiğinde görülecektir ki ekoköylerin esasında belli başlı, her örneğinde görülebilecek bir takım temel özellikleri bulunmaktadır. Bir sonraki bölümde ekoköyleri dünyadaki örnekleri üzerinden anlatırken, bu temel özelliklerin varlığı da göze çarpacaktır.


İlk olarak ekoköyler “bir karşı çıkış, daha insancıl ve doğal olana kaçış” olarak nitelendirilebilir. Zira her bir ekoköy sakini var olan düzenden hoşnut olmadığı için burada yaşamayı tercih etmiştir. Bu durum, kentin yalnızlaştırıcı ve yabancılaştırıcı faktörlerinden ya da doğaya üstün geldiğini düşünen bakışından, orada yaşayan insanların kaynakların ve kendi yaşamları hakkında kontrole sahip olamadıklarından ileri gelebilir. Diğer yandan bu kaçış asla dünyada olup bitenden elini eteğini çekmek olarak anlaşılmamalıdır, anlaşılması gereken başka bir kulvarda mücadeledir.


İkincisi sürdürülebilirliğe yapılan vurgudur. Bu köyün ekolojik dizaynı, yeşil teknolojilerin kullanımı (yenilenebilir enerji sistemleri gibi doğayla dost teknolojiler), güçlü insani ilişkiler (sosyal sürdürülebilirlik), dayanışma ve gönüllü olarak tüketimi azaltma (ekonomik sürdürülebilirlik) olarak algılanmalıdır.


Diğer bir özellik ise tanımlarda da sık sık karşımıza çıkmış olan ve hareketin kalbi niteliğindeki “güçlü ortak değerler” dir. Lester Brown bu değerlerle ilgili olarak: “Değerler sadece davranışımızı etkilediği için değil, aynı zamanda bir toplumun tercihlerini ve bundan dolayı hayatta kalma yeteneğini belirlediği için kendini idame ettiren topluma doğru bir evrimin anahtarıdır” demiştir.[8] Bu değerler eşitlik, adalet, iş birliği vb. olabilirken dünya barışı, ekolojik sürdürülebilirlik gibi boyutlarda da karşımıza çıkabilmektedirler. Topluluktan topluluğa değişmekte fakat topluluk içinde birleştirici bir etkisi bulunmaktadır. Bilinmelidir ki bir topluluğu ayakta tutabilmek için onları birleştirici bir takım ortak değerler gereklidir fakat bunlar ırk, mezhep, din vb. daha ziyade ayrılıklara düşürücü (günümüz modern dünyasındaki gibi) değerler olmamalıdır.


Başka bir özellik olarak “ziyarete açık olma, sürekli araştırma, insan ilişkileri ve doğayı ilişkileri ile birlikte tanıma eğitimleri verme” gibi faaliyetler içinde bulunmaktadırlar. Bunlar ekoköy fikrinin yayılması ve insan- insan, insan-doğa ilişkilerinin gelişmesine katkıda bulunurlar. Zira ekoköyler insan ilişkilerinde başarının yüksek olduğu, doğayla dost teknolojilerin üretildiği yerleşmelerdir.


2. Ekoköylerin Genel Özellikleri



‘Sürdürülebilirliğin yeni ufukları ekoköyler’[9] farklı eğilimlere(odak noktalarına) sahip olabilmektedirler. Yerleşimlerde bu boyutların ağırlıkları da farklılık gösterebilmektedir. Bu boyutlar sosyal, ekolojik veyahut ekonomik manada anlaşılmalıdır. Yani bir ekoköy ekolojik çalışmalara daha fazla ilgi gösterirken bir diğeri sosyal yapıları üzerinde durabilmektedir, bazısı da birçok odağı barındırabilmektedir. Bu kısımda bu boyutlar üzerinden ekoköy açıklamaları yapılacaktır.


Ekoköyler ve sürdürülebilir toplulukların tasarımda gelişmesinin temelinde ekolojik kaygılar yatmaktadır. Bu çalışmaların amacı doğaya kaşı olmaktan ziyade doğayla olmaktır. Sürdürülebilir yerleşim tasarımın nihai hedefi ise kendine güvenen, kendini koruyan ve kendini yenileyici yaşam sistemlerinin oluşturulmasıdır. Bu bağlamda ekoköyler insanların doğayla kişisel bağlantı kurmalarını sağlayan bir deneyimdir. İnsanlar toprakla, hayvanlarla, suyla, rüzgarla, güneşle gün içinde çoğu zaman etkileşim halindedir. Doğanın döngülerine saygı duyarak yiyecek, giyecek, barınak gibi günlük ihtiyaçlarını karşılarlar.


- Ekolojik yapılar: Ekoköylerde yapılar doğayı ve onun sunduklarını en iyi kullanacak şekilde inşa edilir. Evler güneşten maksimum faydalanma için güneşe dönük yapılırken, kullanılan malzeme bambu, kereste, küçük taş parçaları eklenerek sıkıştırılmış toprak, kerpiç, saman gibi doğal yerel malzemelerdir. Yalıtım oldukça önemlidir çünkü enerji kullanımını en aza indirmek amaçlanır. Türkiye’de ekoköy girişimi olarak kurulan fakat sosyal bir takım eksikliklerinden dolayı başarısız olan ve şimdilerde ekolojik çiftlik olarak anılan İmece Evi’nin saman balyasından yaptıkları ev, doğal yapılar başlığına başarılı yerel bir örnek teşkil edecektir.



İmece Evi’nde saman balyasından ev yapımı:



İmece’de saman ev; saman, ahşap iskelet, killi toprak (sıvası için) ve en son kireç, zeytinyağı ve yosunla beraber %95 doğal ve geleneksel olarak üretilmiş malzemeden inşa edilmiştir. Bu yönüyle hem ekonomik hem de ekolojiktir. Aylarca planlaması yapılan ve planlama aşamasında özellikle saman ev yapmış olan mimarlara danışılan süreç boyunca, eksik malzemeler temin edilmeye çalışılmıştır. Zeminden ağaç takozlarla 25-30 cm kadar yükselen ve demir çerçeve üzerine inşa edilen bu saman ev, mimaride “yığma” denen bindirme sistemiyle, balyaların kendisinin taşıyıcı olduğu az maliyetli bir sistem şeklinde kurulmuştur. İlk sıra saman balyaları köşelerine toprağa da saplanacak kadar uzun boyu 3 mt’ yi bulan kazıklar çakılmıştır. Bu kazıklar evin toprağa sabitlenmesini sağlamıştır. Sonraki her bir balya da birbirine yine kazıklarla (ki bu kazıklar bazen alüminyum çadır çubukları olmuştur) bağlanarak bütünlük sağlanmıştır. Balyalar arasına pencere çerçevesi yerleştirilmiş ve soba borusu için delik açılmıştır. Tabanında geniş yüzeye sahip her bir malzemenin kullanıldığı ve zeminin toprakla kaplandığı, taşıyıcı kolon ya da bağlantı kullanılmayan evde yükü eşit şekilde dağıtan şey yine saman balyaları olmuştur ve çatı da bu balyaların üzerine inşa edilmiştir. Çatı iç tavanı kontraplakla kaplanıp, havuz yapılmış ve bu havuza deniz yosunu doldurulmuştur. Çatı daha sonra galvaniz( her türlü hava koşuluna ve paslanmaya dayanıklı çinko kaplı demir) plaka ile kaplanmıştır. Taban ve duvarlarda bulunan toprak sıvası ise killi ve samanlı toprak karışımından olduğundan ve kaynatıldığından çatlaması engellenmiştir. Ağırlıklı olarak 4 kişinin çalıştığı “İmece Saman Evi” totalde iki bin beş yüz TL’ ye mal edilmiştir.[10]



Brezilya’da ki Ecovila Ekoköyü’nde ise ev yapımında bambu, kil tuğlalar ve kerpiç kullanılırken; yaz sıcaklarından korunmaya yönelik olarak yapılan yer altı bölmeleri ve içinde hava akımı gerçekleşen yüzeydeki kanallarla soğutma vurgulanması gerekli bir uygulamadır.[11]


- Yerel ve organik gıda üretimi: Yerel ve organik gıda üretimi ekoköylerin özellikle üzerinde durduğu ve başarılı olduğu etkinliklerindendir. Zira ikinci en iyi gelir kaynaklarıdır (birincisi verdikleri eğitimlerdir). Burada üretilen ürünler “topluluk destekli tarım” gibi hem üreticiyi hem tüketiciyi koruyan modeller sayesinde başarıyla alıcısıyla buluşmaktadır. Ayrıca elbette yerel pazarlarda da satış yapılmaktadır.


Hindistan Solar(pasif) Evler’ de yürütülen Ladakh Projesi ile kurulan 500 sera sayesinde her mevsim farklı bitkiler yetiştirilebilmektedir. Ek olarak, 20 tane de küçük ölçekli hidroelektrik santral kullanılan proje, dizel jeneratörleri saf dışı bırakmış ve böylece CO2 emisyonları azaltılmıştır. Ayrıca proje ürün yetiştirme olanakları geliştirip, halka ürünlerini satarak gelir kazanma imkanı sağlamaktadır.[12]


- Yenilenebilir enerji sistemleri: Ekoköylerde kullanılan enerjiler; güneş ışığı, rüzgâr, akan su ( az bir su düşüşünün dahi yeterli olduğu, küçük HES’ler), biyolojik süreçler (organik atıklardan) olarak sıralanabilecek yenilenebilir enerjilerdir. Çoğunlukla elektrik enerjisi için fotovoltik paneller (gün ışığını direkt olarak elektrik enerjisine çevirmektedirler), sıcak su için güneş panelleri kullanılmaktadır. Örneğin Hindistan’daki Auroville Ekoköyü’nün geliştirmiş olduğu on beş metrelik güneş toplayıcı, günde bin öğün yemek pişirmeye yetecek enerjiyi üretebilmektedir.[13] Findhorn Ekoköyü ise sahip olduğu 4 rüzgâr tribünü ile elektrik ihtiyacının tamamını karşılamaktadır.[14]


Yenilenebilir enerjilerle ilgili olarak dile getirilen, az miktarda enerji üretmeleri ve bunun endüstriyel toplumlar için asla yeterli olmayacağı söylemi ekoköyler söz konusu olduğunda geçerliliğini yitirmektedir. Çünkü bu yerleşimler küçük ve yerel olmalarının yanında, gönüllü olarak tüketimlerini azaltmayı seçen insanlardan oluşmaktadır.


- Atık yönetimi: Ekoköylerde amaç sıfır atıktır. Bu yüzden kullanılan malzemeler yeniden kullanıma uygun olacak şekilde seçilmektedir. Amaçları doğrultusunda bu yerleşimlerde, atıklar sınıflandırılarak yeniden farklı kullanımları için hazır hale getirilirler. Mutfak ve insani organik atıklar için kompostlama sıkça kullanılan bir yöntemdir. Ayrıca bunlar bio-enerji üretiminde de kullanılmaktadırlar. Kanalizasyon içinse yine doğal yöntemler bulunmaktadır. Örneğin; Brezilya’da bulunan Ecovila Ekoköyü’nde bu görevi biyolojik bir arıtma sistemi olan sazlıklar üstlenmektedir ve bu arıtılmış su bahçeleri için kullanılmaktadır.


- Bütünlükçü tasarım: Permakültürel tasarı da diyebileceğimiz, parçaları ayrı ayrı değil de bütün olarak düşünüp, planlayıp, birbirine bağlı olduklarının, çoklu fonksiyonel ilişkiler olarak tanımlayabileceğimiz bir öğenin çıktısının diğer bir öğenin girdisi olması bilincinde düzene koymaktır. Önceki başlıklarda permakültürü tanımlarken yapılan “orman bahçesi” açıklaması bütünlükçü tasarım kapsamında hatırlanması gereken bir örnektir.


Ekoköyler birbirlerine karşı sorumlu hisseden ve birbirlerini destekleyen insanlardan oluşan bilinçli topluluklardır. Topluluk hareketi olması itibariyle elbette ki birçok sosyal faaliyette bulunmaktadır. Bunlar yerleşimler için son derece gerekli, hatta Diana Leaf Christian ‘a göre ekoköylerin %90’ının başarısız olmasında eksikliğinden dem vurulan, sosyal sürdürülebilirliği sağlayan çeşitliliği kucaklamak, iletişim becerileri, katılımcı karar verme süreci vb. faaliyetlerdir.



- Ortak kullanım: Toplulukta kaynakların ve birtakım araç gereçlerin ortak kullanımı söz konusu olmaktadır. Çünkü topluluk halinde yapılan faaliyetler, aynı sayıda bireysel faaliyetlerin toplamından çok daha az enerji harcamaktadır. Ekoköylerde amaç sürdürülebilirlik adına enerji ihtiyacını ve tüketimini en aza indirmek olduğu için de bu vurgulanması gerekli bir yöndür.


- Barış aktivistliği: Barışı savunma, farklı kültürlere kucak açma, dayanışma gibi özellikler ekoköy etiğinin önemli parçalarını oluşturmaktadır. Zira düşünüldüğü vakit, ekolojik sürdürülebilirliğin gerçekleşebilmesi adına önerilebilecek yeni çözümlerin, güven ve barış ortamında geliştirilebildiği anlaşılmaktadır. Bu bağlamda Portekiz’deki Tamara Ekoköyü, “Barış Köyü Projesi- Ortadoğu” adı altında bir çalışma başlatmıştır. Zaten bu topluluğun, yıllardır “barış” üzerine yapılan araştırma ve çalışmaları takip etmekte olduğu; müzik, tiyatro çalışmaları ile pek çok İsrail Filistin ve Avrupalıyı bir araya getiren barış kampları düzenlediği bilinmektedir. Bu barış köyü ile, özellikle Ortadoğu’daki çatışmanın çözümünde alternatif birtakım yolların yaratılmasında uygulanabilir bir model oluşturmak ve insan yaşamına değer veren böylesi projelerin yayılması amaçlanmaktadır.[15]


- Onarma görevi: Ekoköyler yalnızca mevcut tüketim alışkanlıkları ile doğal kaynakları her geçen gün tüketmeye doğru yol alanlara karşı durmakla kalmayıp, bunun çözümüne yönelik projelerde de çoğu zaman başrolde bulunmaktadırlar. Zaten kendi yapıları gereği doğadan verebildiği kadarını alma yolunda oldukları için mümkün olduğunca ekolojik ayak izlerini azaltmaya çabalamaktadırlar. Bu yolda çalışmalar yapan kurumlardan biri de Findhorn’daki “Trees for Life (Yaşam için Ağaçlar)” dır. Kuruluşundan 2005 yılına dek bu kurum, Büyük Kaledoya Ormanı’na yarım milyondan fazla ağaç dikmiştir. Amacı doğal hayatı içinde barındıran, büyük kısmı yok olmuş bu ormanı yenilemektir.[16]


- İletişim Becerileri: Kolay iletişim, uzlaşma ve topluca karar verebilme gibi iletişim becerileri topluluğun devamlılığı için gereklidir. Her bir ekoköy bu becerileri geliştirmek adına çaba göstermektedir zira ekoköyler dayanışma topluluklarıdır ve bu da iyi ilişkiler gerektirmektedir. Bunun için her bir topluluk genel olarak şu üç temel üzerinden çalışmalarını gerçekleştirmektedir. Bunlar çatışmasız değil ondan bir şeyler öğrenerek çalışmak, güven ve şevkat kültürünü desteklemek ve verimli karar alma süreçleri oluşturmaktır.[17]


- Alteratif eğitim: Bilinçli toplulukların yaşadıkları ortamdan rahatsızlık duyup ortaklaşa yaşam kararı almalarında ki önemli itici güçlerden biri olarak görülen ulusal eğitim sistemleri, bireyi işçi ve tüketiciler şeklinde yetiştirmeyi amaçladığı için yoğun olarak eleştirilmekte, buna çözüm olarak da alternatif eğitim sistemleri oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bu sistemler bütüncül/ kapsamlı bir eğitime olanak sağlamaktadırlar. Verilen eğitimler permakültür, ekoköy dizaynı, yenilenebilir enerji sistemleri vb. birçok konuyu içine almaktadır. Gaia Education adı altında çalışan bir grup ekoköy eğitmeni, 2005 yılında ekoköydeki faaliyetler üzerinden bir eğitim müfredatı hazırlamış ve bu aynı yılda UNESCO tarafından onaylanmıştır. Bu eğitimler, çeşitli yöntemlerle öğrencinin kendi eğitim hayatı hakkında söz sahibi olabildiği programlardır. Türkiye’de de alternatif eğitim hareketinin önemli projelerinden olan “Başka Bir Okul Mümkün” projesi mevcut eğitim sistemine alternatif oluşturması açısından vurgulanmaya değerdir.


“Başka Bir Okul Mümkün”


BBOM Derneği 2010 yılında kurulmuş ve gönüllüleriyle birlikte Türkiye'deki mevcut eğitim sisteminin gelişime açık yönlerini tespit ederek kapsamlı çalışmalar sonucu eksikliklerine çözüm üretme ve alternatif bir okul modeli oluşturmak üzere çalışmalara başlamıştır. Kuruluş ve yönetim süreçlerinin her aşamasında sahip çıkacağı ilkelerini eşitlik, toplumsal adalet, özgürlük (düşünce, ifade, hareket, seçim), dayanışma, çoğulculuk, toplumsal duyarlılık, şiddet karşıtlığı (fiziksel, sözlü, psikolojik), ayrımcılık karşıtlığı (milliyet, ırk, dil, din, cinsiyet, cinsel yönelim,ekonomik, sosyal, fiziksel), ekolojik düşünce, yaratıcılık, üretkenlik, dürüstlük, öz denetimcilik, eleştirellik, farkındalık ve empati olarak belirleyen bu oluşumun hedefi katılımcı demokrasiyle yönetilen, alternatif eğitim yöntem ve tekniklerinin uygulandığı, ekolojik dengeye saygılı ve ticari kar amacı gütmeyen okullar kurmaktır. 2013 Eylül ayı itibariyle İstanbul Ataşehir’ de ilk alternatif eğitim okulunun açılması yolunda çalışmaları süren dernek, böylece Türkiye’de benzer başka okulların hayata geçmesi için model teşkil edecektir. [18]


Ekoköy eğitim girişimleri ilk başlarda resmi bir nitelik taşımazken şimdilerde ekoköyler ile yüksekokullar ve üniversiteler arasında yapılan işbirlikleri, ekoköylerin kuramsal ve uygulamalı olarak eğitimlerinin değer görmeye başladığının bir göstergesi olarak yorumlanabilir.[19]



Ekoköy ekonomilerine baktığımızda ise kooperatif ve sosyal ekonomiler olduğunu görmekteyiz. Dolayısıyla bu ekonomiler basit, canlı ve sağlamdır. Bu özellikleri, yerel ekoköy ekonomilerinin sürdürülebilir olmasını kolaylaştırmaktadır.


- Gönüllü Sadelik: Bu topluluklarda insanlar gönüllü olarak tüketimlerini kısmaktadırlar. İhtiyaç kavramı şehirdeki yaşamın aksine temel ihtiyaçlar üzerine kuruludur.


Endüstriyalizmin değerlerinden hareketle, medeni bir insan olarak yaşamını idame ettirebilmeye çalışan kişi temel ihtiyaçlarına ek olarak bir takım ekstraları da edindiğinde gerçek tatmini yaşayabilmektedir. Örneğin; her birey yaşamını sürdürebilmek için besine ihtiyaç duymaktadır lakin bazıları çok fazla miktarda ve büyük bölümü zararlı pahalı yiyecekleri istemektedir; diğer yandan hepimizin giyinmeye ihtiyacı varken bazıları sürekli değişen bir moda peşinde koşmaktadır.[20]


İşte ekoköyler bu sahte ihtiyaçlar ve gerçek ihtiyaçlar arasındaki ayrımın farkına varmış, gerçek ihtiyaçları doğrultusunda hareket eden topluluklardır. Bu sadelikleri onlara ekonomik olarak sürdürülebilir olma özelliği sağlamaktadır.


- LETS (Local Exchange Trading System): Ekoköyler hizmet alımı için alternatif değiş tokuş sistemleri geliştirmişlerdir ve bu sistemler yerel girişimlerle kurulmuş, kar amacı gütmeyen ve demokratik katılımlı sistemlerdir. Örneğin; topluluk üyeleri birbirleri için bir iş yapmakta ve zaman olarak bir kredi kazanmaktadırlar. Daha sonra da bu kredilerini başkalarından yardım isterken kullanmaktadırlar. Türkiye’de de “Zumbara” hareketi zamana değer katma ve ülke içinde alternatif ekonomi öncülerinden olma açısından önemlidir.


“Zumbara”


Zaman Bankası sistemi günümüzde 6 kıtada, İngiltere, A.B.D, İsrail, İspanya, Portekiz, İtalya, Slovakya, Güney Kore, Çin, Japonya, Avusturalya gibi 33 ülkede uygulanmaktadır. Zumbara da bu hareketin 2010 yılında faaliyete başlayan Türkiye ayağının önemli bir parçasıdır. Türkiye’de “zaman kumbarası” anlamına gelen bu oluşum, üyelerinin hizmet verdikleri saat ölçüsünde hizmet alımlarını sağlayan alternatif bir yerel ekonomik sistem örneğidir. Yani sistemde para yerine ölçü olarak zaman kullanılır. Zumbara sistemi zaman bankası ve sosyal network kavramlarının toplamı halindedir. Takas sisteminde takas edilenlerin değeri konusunda anlaşmazlık yaşanabilirken zaman bankası bu sorunu bertaraf ederek, 1 saat=1 saat ilkesiyle özgürlük alanı yaratmaktadır. Sosyal network kavramı ise internetin gücünden yararlanmayı ifade ederken ve paylaşım, katılım vb aktiviteleri kolaylaştırmaktadır. Daha adil ve eşitlikçi bir sistem olduğundan söz edilebilir çünkü herkesin zamanı eşit değerdedir. Zumbara “paylaşım kültürü ve armağan ekonomisi ile ilgili farkındalık yaratarak, insanların armağanlarını (bilgi, beceri, tecrübe ve zaman) paylaşarak ihtiyaçlarını karşıladıkları alanlar açarak ve güven temelli ilişkiler ve dayanışık topluluklar oluşturarak” yaşadıkları yere katkı sağlamak niyetindedir. 2013 yılı verilerine göre ayda bin saate yakın hizmet alışverişi yapan 12 bin kullanıcısıyla, paylaşım kültürünün Türkiye'deki en dikkat çekici örneklerinden biri olarak görülmektedir.[21]


Bazı ekoköylerin ise kendine ait para birimleri ve bankaları bulunmaktadır (Findhorn, İskoçya). Böylece paraları köy içinde tutulmakta ve yatırımlar finanse edilebilmektedir.


3. Dünyadan Ekoköy Örnekleri



Tanımlamaları ve özellikleriyle birlikte verilen ekoköylerin örneklerle desteklenmesiyle daha net bir ekoköy algısı oluşacaktır. Bu bağlamda aşağıda, dünyadaki en en eski ekoköylerden biri olan ve İskoçya’da bulunan Findhorn Ekoköyü incelenecektir.



Findhorn, İskoçya


Findhorn Ekoköyü ilk olarak 1962 yılında bir aile ve ortak arkadaşlarının Findhorn yakınlarında karavanlarını park etmesiyle topluluk girişimi olarak başlamıştır. Amaçları esasında bir topluluk oluşturmak değil, kendi manevi yolculuklarını tamamlamaktır. Grup üyelerinin manevi yetenekleri ve zekâsıyla, bulundukları verimsiz toprağı zenginleştirmeleri ve zengin bir bahçe yaratmaları topluluk için bir dönüm noktası olmuştur.[22] (ki bu konuyla ilgili olarak grup üyesi Dorothy Maclean’in sezgisel yeteneğiyle doğayla konuşabildiği ve gruptaki Peter & Eileen Caddy çiftinin bu konuşmalarda çıkarımlarını bahçeye aktararak böylesine zengin bir bahçe oluşturdukları söylenmektedir.) Bu zengin bahçe zamanla insanların (biyologlar, ziraat mühendisleri vb. de dahil olmak üzere) ilgisini çekmiş ve her geçen gün ziyaretçi sayısı artmıştır. Zamanla bulundukları yeri de satın alarak çoğalan ve genişleyen topluluk, ruhsal yaşam hususunda olumlu bir model oluşturma konusunda kararlı insanlar olarak, toplumsal olarak bilinçli bir yaşamı seçmişlerdir.


1970’lere gelindiğinde toplulukta halihazırda bir bilinç oluşmuştur fakat David Spangler’ın topluluğa dahil oluşuyla var olan faaliyetleri kullanarak bir yapı kurmaya çalışılmıştır. Toplumun kendi içinde bir hayat okulu olduğu; iş, günlük pratikler, ilişkiler ve durumların da öğretmenler olduğu, bütünsel öğrenme etkinlikleri çalışmaları içerisinde önemli bir alan olarak büyümüştür.[23]


Findhorn’un kurucuların birlikte yaşayışı, birlikte çalışmaya başlayışlarından on yıl sonra 1972 yılında Findhorn Vakfı kurulmuştur. Bu vakıf 1980'lerden itibaren toplumun değerlerinin pratik bir sonucu olarak Findhorn’da bir ekoköy geliştirilmesi, yaşam ve doğa ile işbirliği içinde şimdiye kadar ki öğrendikleri her şeyi birleştirmek için bir deney olmuştur. Çalışmak önemsenmekte ve iş, zorunluluktan ziyade “hareket halindeki sevgi” olarak yorumlanmaktadır.[24] Bu ekolojik köy, sürdürülebilir bir kültür ve ortam yaratmak amacıyla destekleyici güncel fikirler ve ekolojik teknolojileri iyi kullanmış; ilk çevre dostu binalarını ve enerji üretimi için rüzgar jeneratörlerini inşa ederek yaşamlarını bilinçli olarak yönlendirmişlerdir. Zira ekolojik sürdürülebilirlik onların misyonlarının önemli bir parçasıdır.


Dünyada en iyi bilinen bilinçli topluluklardan biri olan ve beş yüze aşkın yaşayanıyla başarılı bir ekoköy örneği sunan Findhorn Ekoköyü, uzun yıllar boyunca gelişerek ilerleyişi, kurdukları sağlam sosyal, ekolojik ve ekonomik yapılarla varlığını sürdürüşü bakımından kurulma aşamasında ekoköy girişimleri için bir örnek teşkil eder niteliktedir. Global Ekoköyler Ağı (GEN)’nın da üyesi olan toplulukta değişmeyen tek şeyin değişim olduğu ve oraya bir şekilde ayak basan insanların kalplerinin açılıp, beyinlerinin rahatladığı ve farkındalıklarının geliştiği söylenmektedir.[25]


Enerjiyi etkin şekilde kullanan, genel olarak doğal ve yerel malzemelerden inşa edilen ekolojik yapılar



Karavanların enerjiyi etkin şekilde kullanımdan uzak yapılar olması, Finhorn sakinlerini yeni ekolojik konutlara geçme konusunda tetikleyici unsur olmuştur. Zira ilerleyen başlıklarda sözü edilecek olan “Ekolojik Ayak İzi” ni azaltmaya yönelik çalışmaları enerjiyi etkin kullanamayan karavanlarda yaşadıkları müddetçe tam anlamıyla başarılı olamayacaktır.


Findhorn’ da ki bu konutlar, pasif güneş enerjisinin mümkün olan eğim ve pencere düzenlemeleriyle ile etkin şekilde tasarlanmış, sıcak su için güneş panellerinin, yakıt verimliliğini maksimuma çıkarmak için yoğuşmalı kazanların kullanıldığı bölgesel ısıtma sistemlerine sahip yapılardır. Ayrıca çatı, duvar ve zemin için verimli bir yalıtım, (geri dönüşümlü kağıttan yapımlaş selüloz yalıtımı vb.), aydınlanma ihtiyacı için düşük enerjili ampuller, pencereler için üçlü cam, renklendirme ve zemini korumak için toksik olmayan organik boya ve ahşap koruyucu kullanılmaktadır. Yapılarda kullanılan odun yerel yönetilen ormanlarda yetiştirilen kerestelerden sağlanmaktadır. Süpürgelik, teraslar ve yollar için yerel taş, çatı için doğal kil kiremit kullanılmaktadır. Bunlara ek olarak buharın kontrollü bir değişimini sağlayan “nefes alan duvarlar”, olası radon gazı birikmesini önlemek için hava sirkülasyonu sağlayan asma katlar, elektromanyetik alan stresini azaltmak için yalıtımlı elektrik devreleri de iyi düşünülmüş ayrıntılardır. Su tasarrufu için duş, düşük gömme tuvalet ve kendiliğinden kapanan musluklar uygun şekilde düzenlenmiş, bahçe kullanımı için toplama ve yağmur suyunun geri dönüşümü sağlanmıştır.[26]


Findhorn Ekoköyü’nde bu şekilde altmış bir konut inşa edilmiş ve güçlendirilmiştir. Hala karavanlarda yaşayan sakinler bulunmaktadır fakat ekolojik binalara geçiş süreci devam etmektedir.[27]


Doğanın akışına müdahale etmeden, ondan faydalanmaya dayalı yenilenebilir enerji sistemleri



Çok sayıda ev ve topluluk binasında sıcak su ihtiyacını karşılamaya yönelik kullanılan, topluluk şirketi (AES Solar Systems) tarafından üretilen, doğrudan güneş gerektirmeyen güneş panelleri, ekoköyde ve ekoköy dışında İngiltere’nin genelinde inşa edilen yeni binalar ve güçlendirilen binalar için güneş paneli sağlamaktadır. Ayrıca Findhorn’da ki pek çok topluluk binası; güneye bakan pencere, kış bahçeleri ve kuzey duvar için minimal delikler gibi yöntemlerle bina ısıtma ihtiyaçlarını azaltmakta ve pasif güneş ışınlarından faydalanmaktadır.


Topluluğa ait dört adet rüzgar türbini bulunmaktadır ve 750kW toplam kapasiteye sahip bu dört türbin, köye ihtiyacı olandan daha fazla elektrik sağlamaktadır. Türbinlerde üretilen elektrik, trafoya aktarılır ve bir geçiş istasyonu olarak iletim gerilimleri değiştirilir. Yani rüzgar esmeye başladığında elektrik yerinde kullanılır. Üretim talebi aşarsa da fazlası şebekeye ihraç edilmektedir (bu fazlanın üretimin % 50’si kadar olduğu söylenmektedir) ve bu yeşil elektrik üretimi başarılı toplum işletmelerin biri olarak görülmektedir.


Güneş, rüzgar ve ahşap kullanımı ile yeni binalarda yüksek enerji verimli özellikler sağlanarak, Findhorn ekoköyü şimdilerde yenilenebilir kaynaklardan ulaşılamayan kısmın % 28’ini alabilmektedir.[28] Karavanların zamanla enerji tasarruflu yeni evler ile değiştirilmesiyle bu oranın artması beklenmektedir.


Üretiminin herhangi bir aşamasında kimyasala dokunmayan bir tarım yöntemiyle (sürdürülebilir tarım) organik ürün üretimi



İnsanların etik ve yerel olarak üretilmiş ürünleri bulmakta zorlandığı, küreselleşmenin gelinen şu evresinde; Findhorn Ekoköyü’ nün 1994’te EarthShare adıyla yürütmeye başladığı topluluk destekli tarım modeli organik tarım açısından çok büyük önem taşır. Modelin özelliği ürünlerin fayda ve maliyetlerini hem tüketiciye hem tüketiciye paylaştırmaktır. EarthShare üyeleri belli bir miktar üyelik aidatı ve de kısa bir süre çalışma karşılığında her hafta bir kutu olarak ürünlerini almaktadırlar. Bu yolla paketleme, ulaşım ve sergileme masraflarından da kaçınmış olunmaktadır.[29]


Doksan beş dönümlük çiftlikte üretimi gerçekleştirilen organik peynir, yumurta, süt ve et de 21. yüzyıl teknolojisi ile geleneksel yöntemlerin birleşiminin bir örneği olarak görülmektedir.[30] Ayrıca EarthShare, genetiğiyle oynanmış gıdaların tehlikeleri hakkında kamu bilincini artırmak adına çalışmalara destek vermektedir.


Basit ve canlı bir topluluk ekonomisi: sürdürülebilir ekonomi


Kurulumundan bugüne geçen elliyi aşkın yılda Findhorn, altmıştan fazla farklı işletme ve girişim ile yerel ekonomisini çeşitlendirmiştir.


Bunlardan biri 1972 yılında kurulan Findhorn Vakfı’dır. Bu vakıf her yıl yaklaşık üç bin kişinin katılımıyla gerçekleştirilen eğitimlerin (ruhsal uygulama ile deneyimsel öğrenme, bilinçli ilişkiler, bütünsel liderlik ve karar verme, ekolojik yapı teknikleri, alternatif enerji sistemleri, danışmanlık çalışmaları, sosyal atölye çalışmaları) verildiği, uluslararası bir eğitim merkezidir. Bu eğitimler topluluğun önemli gelir kaynaklarındandır.


Diğer önemli örnekler ise; ekolojik yapılar inşa eden “Build One”, altyapı yönetiminden sorumlu “Findhorn Bay Housing Company”, köy ölçekli sürdürülebilirlik programları tasarlayıp sunan “Ecovillage International”, sürdürülebilir toplum tasarımı konusunda dünya çapında müfredat geliştirmek için kurulmuş “Gaia Education”, gelen misafirleri ağırlamak ve tatil imkanı sunmak için kurulmuş “Findhorn Bay Holiday Park”, bitkisel ilaçlar üreten “Findhorn Flower Essences”, Rusya ile değişim programları yürüten “Ecologia Vakfı”, üç ve on altı yaş aralığındaki çocuklar için açılmış olan “Moray Steiner School,”, sürdürülebilirlik programlarıyla ileri ve yüksek eğitim sunan “Findhorn College”, ekolojik yenileme için çalışan “Trees for Life”, rahatsızlık durumunda yerel bir bütünsel sağlık merkezi olan “Healthworks”, yerel olarak görsel sanatlar çalışma teşvik için “Moray Arts Centre”, topluluğun ekmeğini yapan “Phoenix Bakery”, grafik tasarım ve baskı hizmetleri sunan “Posthouse Printing” gibi işletmelerdir.[31]


Findhorn’un kendine ait bir para birimi (1 eco=1 pound, her iki para birimi de toplulukta kullanılabilmektedir) ve bankası (Ekopia) bulunmaktadır. Bu hem para dolaşımını belirli bir bölgeyle sınırlayıp paranın daha çok el değiştirmesini sağlarken hem de topluluğun birikimlerini biriktirerek yeni girişimlerin oluşumunu desteklemekte ve bir nevi birikimleri geri dönüştürmektedir. Ekopia’ya yatırılan ve yatırılan miktara bakılmaksızın herkese eşit tek bir oy hakkı olan bir hisse senedi uygulaması da vardır. Ayrıca işletmeler ticari bankalarda olduğu gibi faiz ve masraf ödemesi yapmadan buradan kredi alabilmektedirler.



Görüldüğü üzere ekoköylerin esas gelir kaynağı olan eğitimlerden ziyade Finhorn’da gelişmiş bir ekonomi bulunmaktadır. 2002 yılında yapılan bir araştırmaya göre Findhorn Vakfı yıllık beş milyon sterlinden fazla gelir elde etmiştir.[32]


Doğal yollarla atık suların arıtılması “Yaşayan Makine”



1995 yılında inşa edilen “Yaşayan Makine” beş yüz kişiye kadar nüfusun kanalizasyonunu, geniş ve derin lağım tankları içindeki canlılar (bakteri toplulukları, algler, mikroorganizmalar, bir çok bitki ve ağaç türü, salyangoz ve balık) kullanılarak ayırabilen bir ekolojik arıtma tesisidir. Tanklardaki etkileşim sonucunda arıtılan suyun doğrudan denize boşaltılması ya da geri dönüşümde kullanılması için sorun olmamaktadır, su yeterince saftır. Teknolojisi kolay olmamakla birlikte, kanalizasyon çıkış standartlarına uygun değildir. Fakat hiçbir kimyasal madde kullanılmadan ve düşük maliyetli olarak arıtma işleminin doğal yollarla başarılması önemlidir. Ayrıca toplulukta dünya çapında ekolojik su arıtma teknolojisi geliştirmek için bir araştırma ve eğitim tesisi bulunmaktadır.[33]


Kaynakların bilinçsizce kullanımına dikkat çeken ekolojik ayak izi çalışmasının Findhorn ölçümü



Ekolojik ayak izi; var olan teknoloji ve kaynak yönetimiyle birey ya da topluluk bazında faaliyetlerin tükettiği kaynakları yeniden üretmek ve bu süreçte oluşan atıktan kurtulmak için gerekli verimli toprak ve su alanları anlamına gelmektedir.[34]Ekolojik Ayak İzi’nin ifadesi “küresel hektar” (kha) şeklindedir.


Ekolojik ayak izi analizlerine göre Findhorn Ekoköyü’nde yaşayan bir kişinin ortalama ayak izi 3.25 hektarken, bu Birleşik Krallık ortalamasının %60’ına denk gelmektedir.[35]Bu ekolojik köyün enerji tasarruf eden yapısı, biyolojik arıtma tesisleri, organik tarım vb faaliyetlerinden ötürü çevreyle dost bir yaklaşım benimsemesinin neticesi olarak yorumlanabilmektedir. Fakat ne yazık ki dünya üzerinde yaşayan herkes, ortalama bir Findhorn sakini kadar ayak izine sahip olsa dahi hala 1,8 dünyaya daha ihtiyaç vardır.[36]


Sürdürülebilir bir topluluk için sürdürülebilir insan ilişkileri



Bir ekoköyün başarıyla uzun yıllar faaliyetlerine devam edebilmesini sağlayan şey yalnızca ekolojik ve ekonomik nitelikleri değildir. En köklü ekoköylerden biri olan Findhorn’un da başarısının altında yatan, bunun bilincinde olarak “toplumsal ilişkiler” konusundaki yürüttüğü çalışmalarıdır.


1999 yılında kurulan “Yeni Findhorn Derneği” topluluk içindeki tüm kurum ve insanları bir araya getirebilmek adına her ay düzenli olarak toplanmaktadırlar. Otuz iki kuruluş üyesi ve üç yüz altmış kadar bireysel üyeden oluşan dernek, aylık olarak yapılan ve topluluk çapında konular üzerine karar alınmasını sağlayan topluluk buluşmalarını düzenlemeleri amacıyla bir gönüllü meclisi ve oturumları düzenleyici iki dinleyici seçmektedir. Topluluğun nabzını yoklamak, kuruluş ve işletmeleri desteklemek, artık kökleşmiş üyeleri yeni girişimlerde bulunmaları konusunda yüreklendirmek, topluluk içi iletişimi kolaylaştırmak gibi görevleri olan derneğin kontrolü, her yönüyle demokratik süreçlerde üyelere aittir.[37]



Findhorn Ekoköyü 1962’de kurulmuş, zamanla iç mekanizmalarını sağlamlaştırmış, kendine yeterli hale gelebilmiş en eski ekoköylerdendir. Bu yönüyle yeni girişimler için önemli bir örnek teşkil etmekte ve bugün hala araştırmalara konu olmaktadır.


Kaynaklar:

[1]K. Svensson and H. Jackson, What is an ecovillage?, dc126.4shared.com/doc/.../preview.html, Erişim Tarihi 02.04.2013 *Danimarka’da bulunan Gaia Vakfı, dünyanın çeşitli yerlerindeki sürdürülebilirlik projelerini destekleyen bir kuruluştur. [2]Hildur Jackson, Whats ecovillage?, Gaia Vakfı Eğitim Semineri, Eylül, 1998, http://www.gaia.org/mediafiles/gaia/resources/HJackson_whatIsEv.pdf, Erişim Tarihi 02.04.2013 [3]Robert & Diane Gilman, Eco-Villages and Sustainable Communities, a Report for Gaia Trust by Context Institute, 1991, (http://www.ecovillagenewsletter.org/wiki/index.php/What_is_an_Ecovillage%3F), Erişim Tarihi 04.04.2013 [4]Metcalf, A.g.e., s.10. [5]What is an ecovillage?, http://gen.ecovillage.org/index.php/ecovillages/whatisanecovillage.html, Erişim Tarihi 04.04.2013 [6]Dawson, A.g.e., s.50. [7] Christian, A.g.e., s. xvı. [8] Lester Brown, Building a Sustainable Society, New York: W. W. Norton, 1981, s.349. [9] Jonathan Dawson’un kullanımıyla (Jonathan Dawson, Ekoköyler- Sürdürülebilirliğin Yeni Ufukları, Sinek Yayınevi, 2012) [10]İmece Evi, http://www.imeceevi.org/index.php?option=com_content&task=view&id=111&Itemid=35, Erişim Tarihi 06.04.2013 [11] Dawson, A.g.e., s.45. [12]Pasif (Solar) Evler, Ladakh Hindistan, http://tr.myclimate.org/tr/karbon-denklestirme-projeleri/oencue-projeler/detaylar/mycproject/26/97.html, Erişim Tarihi 07.04.2013 [13] Dawson, A.g.e., s.34. [14]Renewable Energy Systems, http://www.ecovillagefindhorn.com/findhornecovillage/renewable.php, Erişim Tarihi 07.04.2013 [15]Küresel Ekoköyler Ağı Gen-Avrupa Bülteni, Türkçe Yayın/Sayı-8, http://www.bugday.org/portal/haber_detay.php?hid=808, Erişim Tarihi 08.04.2013 [16] Dawson, A.g.e., s.73. [17] Dawson, A.g.e., s.75. [18] Başka Bir Okul Mümkün, http://www.baskabirokulmumkun.net/, Erişim Tarihi 12.04.2013 [19] Dawson, A.g.e., s.87. [20] Porritt, A.g.e., s.187. [21] Zumbara, http://www.zumbara.com/, Erişim Tarihi 14.04.2013 [22]Metcalf, A.g.e., s.59. [23]How did the Findhorn Foundation start?, http://www.findhorn.org/aboutus/faq/#whatis, Erişim Tarihi 15.04.2013 [24]Sarah Bunker, Chris Coates & Jonathan How, Diggers & Dreamers- The Guide to Communal Living, London: Diggers and Dreamers Publications, 2007, s.162. [25]Bunker, Coates & How, A.g.e., s.162. [26]Brenda Boardman, The Low Carbon Revolutions Starts at Home, Environmental Change Institute, University of Oxford, http://www.ecovillagefindhorn.com/findhornecovillage/ecological.php, Erişim Tarihi 16.04.2013 [27]Dawson, A.g.e., s.61. [28] Renewable Energy System, http://www.ecovillagefindhorn.com/findhornecovillage/renewable.php, Erişim Tarihi 17.04.2013 [29] Dawson, A.g.e., s.70. [30] Organic Food Production, http://www.ecovillagefindhorn.com/findhornecovillage/organic.php, Erişim Tarihi 17.04.2013 [31]Sustainable Economics, http://www.ecovillagefindhorn.com/findhornecovillage/sustainable.php, Erişim Tarihi 20.04.2013 [32]Dawson, A.g.e., s.69. [33] Ecological Waste Water Treatment, http://www.ecovillagefindhorn.com/findhornecovillage/biological.php, Erişim Tarihi 25.04.2013 [34] Türkiye’nin Ekolojik Ayak İzi Raporu, WWF ve Global Footprint Network tarafından 2012 yılında hazırlanmıştır. Ayrıntılı bilgi için bkz. http://www.footprintnetwork.org/images/article_uploads/Turkey_Ecological_Footprint_Report_Turkish.pdf, Erişim Tarihi 26.04.2013 [35] Dawson, A.g.e., s.62. [36] Dawson, A.g.e. [37]Social Design, http://www.ecovillagefindhorn.com/findhornecovillage/social.php, Erişim Tarihi 26.04.2013

 
 
 

תגובות


bottom of page