Kamusal alanda kısa çarpışmalar
- Yelda Altunal
- 6 Mar 2018
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 30 May
Bir gün, hiç olmazsa tek bir gün dışarı çıktığım vakit, karşıma çıkan herkesle göz göze gelmeye çalışacağım, her sese kulak vereceğim.
Geçenlerde evimizden caddeye doğru yürürken yine oldu. Aralarında şakalaştığını düşündüğümüz arkamızdaki genç gruptan kavga sesleri geliyordu. Biz şehirde doğup büyümüş olanlar, yolumuza olduğu gibi devam ederken, aramızda şehri sonradan deneyimleyen ve kamusal alanla birlikteliği sınırlı olanımız dikkat kesildi arkaya. Bir süre çekiştirip durduk ama şakalaştıklarından emin olana kadar gruptan gözünü alamadı. Sonrasında da tabi aramızda gülüştük ve yürümeye devam ettik. Böyle durumlarda kendime dönüp, dayanışma manasında bir takım değerleri yitirip yitirmediğimi düşünür, kendime yüklenirim. Ama buradaki durum başkaydı, başka bir biçimde açıklanırdı.
Erving Goffman, kişinin bakmıyor ve dinlemiyormuş gibi yaptığı “sivil dikkatsizlik” kavramını, şehirde yabancılarla bir arada yaşamayı mümkün kılan en önemli yöntemlerden biri olarak sunuyor. Gündelik pratiklerimizin akışında, bir an durup kendimizi gözlediğimizde bu sanatı ne de güzel icra ediyor olduğumuzu göreceğimizi de ekliyor.

Şehrin kalabalığı hesaba katıldığında, herhangi bir yoldan yürürken, alışveriş merkezlerindeyken, vapurdayken, otobüs beklerken ya da metroya yetişirken her gün binlerce insana eşlik ederiz. Bu insanların en az onlarcasına bakar ve yüzlercesini duyarız. Ancak buradaki görme ve dinleme, karşı tarafı rahatsız etmeyecek, onun bilinmezliğini bir yabancı karşısında tehlikeye düşürmeyecek bir biçimde gerçekleşir. Zira diğer türlüsü tedirgin edici olabilir. Sivil dikkatsiz olmak, tarafımızdan böyle öğrenilir, her gün defalarca kez deneyimlenir.
Sivil dikkatsizlik şehir hayatını kolaylaştırır, kamusal alanda kişinin özel alanını korumaya aldığı için özgür hissettirir, ancak bu sefer de yalnızlık, yalnız kalmışlık çöküverir insanın üzerine. Şurada düşüp kalsam kimse de dönüp bakmaz dedikleri şey işte. Sahiden de birbirimize bu kadar yabancı mıyız, yabancı olmak zorunda mıyız?
Şehrin tehlikelerine karşı kendimizi savunacağız, özel alanımızı koruyacağız derken kendimiz dışındakileri yok sayıyor olabilir miyiz?
Bilmem ki, olabilir.
Comments