Vay Ne Güzel Memleketim, Toprak Kokan Çiftçim ve Ziraat Bankası Kredi Destekleri
- Yelda Altunal
- 23 May 2018
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 26 Eki 2020
“Ne dediysem kabul etmedin. Para getir dedin durmadan…Al bu para, al sana para !!”
Bu aralar yüksek lisans tezimle çokça uğraştığım ve ona yoğunlaştığımdan burayı ihmal ettim. Halbuki burası sürdürülebilirliği konusunda kendimi ikna ettiğim, söz uçunca kalsın diye biriktirdiğim denemelerin yeriydi. Yazmayı ihmal etmeyeceğim. Yeniden sözümü buraya bırakayım.
Bugün tezde yabancılaşma bölümü için kolları sıvamıştım. Kaynaklar okunmuş, notlar alınmıştı önceden. Tek tek notlara göz gezdiriyordum. Sonra bir ara mutfağa gidesim gelmiş, feryatlarla salona geri geldim. Ben değil, bir adam, videodan, feryat figan bağırıyor Ziraat Bankası’nın önünde. Römorkun içinden, yanında tütünlerle, üstüne benzin dökmüş, elinde çakmağıyla. Tütünleri römorktan fırlatıyor, bir yandan borçlusu olduğu bankaya karşı haykırıyor, borcunu ertelemeyi kabul etmemişler çünkü. Memleketin en büyük çiftçisiydim aracı oldum, diyor. Bilgisayarımın başına geri dönüyorum, önümde yabancılaşma notları, ilgili başka kavramların notları: şeyleşme, anomi, araçsallaşma, nesneleşme…Üzerine düşünmeden edemiyorum. Ben tezimi yazmaya çalışıyorum. Bu faaliyet için bolca zamanımın oluşu, benim geçimimi sağlayandan, ekmeğimi üretenden, yediğim sebzeleri ekenden, giyeceğimi dikenden, temel ihtiyaçlarımı karşılayanların varlığından. Ama bir yandan bu işlerin hiçbiri benim için yapılmıyor esasında, bireysel yapılan tüm bu işler topluluğun bütününün yararı için değil. Her bir çalışanın motivasyonu, geçimlerini sağlayacakları araçlara ulaşmak için para kazanmak.
“Emek yalnız meta üretmez” der Karl Marks El Yazmaları’nda. “Kendini ve bir meta olarak işçiyi de üretir ve bunu meta ürettiği oranda gerçekleştirir…Emeğin ürettiği nesne –emeğin ürünü- emeğin karşısına yabancı bir şey, kendini üretenden bağımsız bir güç olarak dikilir. Emeğin ürünü, bir nesneye aktarılmış, maddeleşmiş emektir: Emeğin nesneleştirilmesidir.”
Ziraat Bankası’nın önünde, römorktaki tütün, işte böyle bir güçtü cinnet geçiren adamın karşısına dikilen. Parasal karşılığı için üretilmiş bir nesneydi, kendindendi ama onun değildi. Römorktaki kesik kesik nefes alanın emeğinin maddeleşmiş haliydi işte. Tarımdaki kapitalistleşmeyle mevcut hali rekabete uygun olmayan, bundan ki kredilerden medet uman ve büyük balığın karşısındaki küçük balık olarak daha fazla hayatta kalamayan bugünün çiftçisinin emeği.
Bir takım politikalar, sermaye, insanlıktan gitgide uzaklaşma.
Kendini yakmaya çalışan bir adam, polisler ve gözaltı.
“Müdür! Gel beraber yanalım! ”
Comments