İstifa sonrası ilk Pazartesi
- Yelda Altunal
- 5 Mar 2018
- 1 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 26 Eki 2020
İlk işimi bulmadan da işsizdim ki ben. Ama bu sefer ki bir başka.
Sabah kalkar kalkmaz yaptığım ilk iş saate bakmak olmadı. Ama yine de erken kalktım. Vücut saatinden kurulu olmak günü kim bilir nasıl güzelleştiriyordur, zamanla yeniden öğreneceğim.
Bir şeyler atıştırdım ve Körburun’u okumaya devam ediyorum şimdi. Hikmet Hükümenoğlu’nun bir romanı. Aslı ve Onur’un komşuları gibiyim, öyle eşanlı yürütüyor yazar sizi hikaye ve karakterlerle birlikte. Zaten işim gücüm de yok, çalıştığım için geliştiremediğim komşuluk ilişkilerimi geliştirmeye buradan başlayabilirim :)
İşsizlik dedim de, iyi hatırlıyorum, ilk işimi bulmadan önceki işsiz olduğum zamanlar, gecemi gündüzümü kendime dar eder, çıkış yolu bulamazdım. Hangi ara böyle modern zaman yitiği olmuştum bilmiyorum. Tüm ideolojik aygıtlarıyla insanı kendine hizmet etmeye zorlayan koca bir ekonomik- toplumsal sistemin varlığından haberdar ama üzerimdeki etkilerinden bihaber olduğum zamanlardı besbelli. Boş zamanlarımın derin manasına erememişim işte velhasıl, o sıralar yani. Bu seferki iliklerime kadar özgür hissettiriyor bana. Ondan diyorum ya bu sefer başka diye. Bu türlü işsizliğim, zamanımı bütünlüyor. Çalışılan zaman ve boş zaman ikiliğinden alıkoyuyor beni. Esasında çalışmaya başladığın vakit kavrıyorsun boş zamanın neye karşılık geldiğini. Çünkü işte tam da çalışma vakitleri tanımlıyor boş vakitlerini, kendinden arda kalan zamanlar olarak. İşte o bahsettiğim ekonomik-toplumsal sistemin içinde oluyor bunların hepsi.
Karmaşık mı? Ben daha karmaşığım. İşim gücüm yok dedim ya lafın gelişi hep. O kadar çok işim var ki aslında ve de bunları yapacak öyle delice bir gücüm var ki..

Pazartesi? Bence sen de güzelsin.
Comments